It only takes thirty minutes by car.
- Araba ile sadece otuz dakika sürer.
It takes twenty minutes to walk from the station to school.
- İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
- Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
He was exiled from his own country.
- Kendi ülkesinden sürgün edildi.
He was exiled from his country.
- O, ülkesinden sürgün edildi.
The speech lasted thirty minutes.
- Konuşma otuz dakika sürdü.
The rain lasted five days.
- Yağmur beş gün sürdü.
I had my driver's license renewed last month.
- Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.
My little son can drive a car.
- Küçük oğlum araba sürebiliyor.
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
You'd better not have driven my car.
- Keşke arabamı sürmeseydin.
She has never been in a car driven by him.
- O, onun tarafından sürülen bir arabada asla bulunmadı.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
Napoleon was banished to Elba in 1814.
- Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.
Tom was banished from the town.
- Tom kasabadan sürüldü.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.