The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
I continually go to the market.
- Ben sürekli olarak pazara giderim.
If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
I am constantly forgetting names.
- Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
He was constantly borrowing money from me.
- O, benden sürekli olarak ödünç para alıyordu.
Tom called Mary continuously.
- Tom sürekli olarak Mary'yi aradı.
In swimming pools, water is continuously pumped through a filter.
- Yüzme havuzlarında, su sürekli olarak filtrelerden pompalanır.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.