süregelen

listen to the pronunciation of süregelen
Türkisch - Englisch
(Hukuk) outgoing
lasting, continual
continual

Today is the fifth day of continual stock price decline. - Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.

lasting
on-going

Evolution is an on-going process.

sür
{f} drove

Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit. - Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

Ambition drove him to murder. - Hırs onu cinayete sürükledi.

sür
{f} exile

Napoleon was exiled to St. Helena. - Napolyon, St. Helena'ya sürüldü.

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

The rain lasted five days. - Yağmur beş gün sürdü.

sür
impel
sür
{f} drive

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Have you ever driven a sports car? - Hiç spor araba sürdün mü?

They had driven wagons. - Vagonları onlar sürmüştü.

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

The ruler was overthrown and banished from the country. - Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

He was banished to an island for high treason. - O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
yüzyıllardır süregelen
secular
öteden beri süregelen gelenek
an unbroken custom
Türkisch - Türkisch
Başlangıcından beri aynı biçimde süren, devam eden
Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE
süregelen
Favoriten