sürdür

listen to the pronunciation of sürdür
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) continue

Tom continued his relationship with that married woman. - Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.

They continue being stubborn. - İnatçılıklarını sürdürüyorlar.

(Bilgisayar) preserve
carry on

I carry on playing pool. - Ben bilardo oynamayı sürdürüyorum.

He decided to stay and carry on his father's business. - Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.

carry#on
resume

After waiting all day, the workers were still looking for a break in the weather so they could resume the search. - Bütün gün bekledikten sonra işçiler araştırmayı sürdürebilmek için hâlâ havanın düzelmesini bekliyorlardı.

I wanted to resume my normal life. - Normal hayatımı sürdürmek istedim.

sür
{f} drove

Ambition drove him to murder. - Hırs onu cinayete sürükledi.

Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit. - Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

sür
{f} exile

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

Santa Ana was living in exile in Cuba. - Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The rain lasted a week. - Yağmur bir hafta sürdü.

The speech lasted thirty minutes. - Konuşma otuz dakika sürdü.

sür
impel
sür
{f} drive

My little son can drive a car. - Küçük oğlum araba sürebiliyor.

You'll be able to drive a car in a few days. - Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Tom shouldn't have driven Mary's car. - Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

You'd better not have driven my car. - Keşke arabamı sürmeseydin.

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

The ruler was overthrown and banished from the country. - Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.

He was banished to an island for high treason. - O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
Türkisch - Türkisch

Definition von sürdür im Türkisch Türkisch wörterbuch

Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE