sürüklen

listen to the pronunciation of sürüklen
Türkisch - Englisch
{f} drift

Many people drift through life without a purpose. - Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

The ship was drifting at the mercy of the waves. - Gemi dalgaların elinde sürükleniyordu.

scud

The clouds scudded across the sky. - Bulutlar gökyüzünde rüzgarla sürüklendi.

sürükle
(Bilgisayar) nudge
sürükle
{f} lug

They lugged the refrigerator up the stairs. - Buzdolabını merdivenlerden yukarı sürüklediler.

Tom lugged his suitcase up the stairs. - Tom merdivenlerden yukarı bavulunu sürükledi.

sürükle
drag

I'm sorry to drag you into this. - Seni buna sürüklediğim için üzgünüm.

This looks as though it will drag on and on. - Bu uzun süre sürüklenecek gibi gözüküyor.

sürüklen
Favoriten