The actress tore up her contract angrily.
- Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
His contract runs for one more year.
- Onun sözleşmesi bir yıl daha geçerlidir.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom had a previous engagement.
- Tom'un bir önceki sözleşmesi vardı.
The contract was rather loose.
- Sözleşme oldukça gevşek.
The details of the agreement are set forth in the contract.
- Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Did you make a formal agreement with him?
- Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?
I don't censor their articles.
- Onların sözleşmelerini sansürlemem.
Are you going to renew your lease when it expires?
- Kira sözleşmesi bittiği zaman onu yenileyecek misin?
Didn't you sign a lease?
- Bir kira sözleşmesi imzaladınız mı?
Bush never violated the Geneva Convention.
- Bush Cenevre Sözleşmesi'ni asla ihlal etmedi.
Is Mexico a signatory to the Geneva Convention?
- Meksika, Cenevre Sözleşmesi'nde imza sahibi mi?