Definition von sözlük im Türkisch Englisch wörterbuch
- dictionary
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
- dictionary, lexicon lügat
- (Dilbilim) word stock
- (Dilbilim,Teknik) vocabulary
I have to memorize these hunded English vocabulary words by tomorrow, but I wonder if there's any possible way.
- Bu yüz İngilizce sözlük kelimelerini yarına kadar ezberlemek zorundayım ama olası bir yolu olup olmadığını merak ediyorum.
I'll look up the vocabulary in the dictionary.
- Sözlükte kelimeye bakacağım.
- thesaurus
- lexicon
- wordbook
- glossary
- lexical
- söz
- statement
I'm going to ascertain the truth of his statement.
- Onun sözünün aslını araştıracağım.
I could not believe his statement.
- Ben onun sözüne inanamadım.
- söz
- promise
Your stomach won't be full from promises.
- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- söz
- word
He didn't believe Ben's words.
- O, Ben'in sözlerine inanmadı.
Impossible is not a French word.
- Impossible Fransızca bir sözcük değildir.
- sözlük indir
- download dictionary
- sözlük yapımı
- lexicography
- sözlük anlamı
- dictionary
- sözlük anlamı
- (Dilbilim) lexical meaning
- sözlük bilim
- (Dilbilim) lexicographical
- sözlük değil gramer anlamı olan kelime
- empty word
- sözlük dosyası
- dictionary file
- sözlük düzenleyici
- lexicographer
- sözlük girdisi
- (Bilgisayar) glossary entry
- sözlük listesi
- dictionary list
- sözlük oluşturmak
- lexicalize
- sözlük sıralaması
- (Bilgisayar,Matematik) lexicographic order
- sözlük sıralaması
- (Matematik) lexico graphie order
- sözlük türü
- (Bilgisayar) dictionary type
- sözlük yazarı
- glossarist
- sözlük yazarı
- lexicographer
- sözlük yazarı
- glossographer
- sözlük yazma
- glossography
- sözlük-biçemi
- (Bilgisayar) dictionary-style
- söz
- upon my word
- söz
- expression
I'll look up the expression in the dictionary.
- Ben ifadeye sözlükte bakacağım.
- söz
- {s} wordy
- söz
- {i} plight
- ansiklopedik sözlük
- dictionary
- ekleneceği sözlük
- (Bilgisayar) add words to
- elektronik sözlük
- electronic dictionary
- ingilizce sözlük
- english dictionary
- ingilizce türkçe sözlük
- english turkish dictionary
- küçük sözlük
- (Bilgisayar) glossary list
- küçük sözlük
- glossary
- kısa sözlük
- vocabulary
- online sözlük
- online dictionary
- sesli sözlük
- SesliSözlük is a multilingual online dictionary . Besides English and Turkish; Ottoman, German, Italian, French, Greek and Spanish translation of words between languages can be found in the dictionary. In total SesliSözlük dictionary offers translations in 20 languages. It's Translation section has been preferred translation service in Turkey. SesliSözlük has been first choice of Translators , academics , students and businesses. Established in 1999 SesliSözlük became online in year 2000. Besides the definition of the word, Turkish pronunciation of the words, synonyms and antonyms, etymological definitions are also included. Translations are paired with sample sentences. You can use SesliSözlük on your favorite browser, iOS (iPhone,iPad) and Android and Windows-Phone devices.With iOS app, you can sync your search history and favorites between your devices and browser
- standart sözlük
- (Bilgisayar) standard dictionary
- standart sözlük
- (Bilgisayar) main dictionary
- söz
- gossip
- söz
- asseverate
- söz
- rumour
- söz
- commitment
Unfortunately, I have a commitment.
- Ne yazık ki bir sözüm var.
I'm sorry, I already have another commitment.
- Üzgünüm, benim zaten başka bir sözüm var.
- söz
- dixit
- söz
- (Dilbilim) parole
- söz
- fluent
- söz
- iron
- türkçe ingilizce sözlük
- turkish english dictionary
- özel sözlük
- (Bilgisayar) customized dictionary
- özel sözlük
- (Bilgisayar) glossary
- söz
- {i} say
I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
Tom doesn't have a say in that matter.
- Tom'un o konuda bir sözü yok.
- söz
- wording
- söz
- saying
Have you ever heard the saying: Lying leads to thieving?
- Sen hiç yalan söyleme hırsızlığa götürür sözünü duydun mu?
You probably don't understand a word I'm saying today.
- Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun.
- söz
- assurance
- söz
- foregoing
- söz
- pledge
The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
- Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
Tom pledged his support.
- Tom ona destek sözü verdi.
- söz
- remark
I interpreted his remark as a threat.
- Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladım.
That kind of remark does not befit you.
- O tür sözler size yakışmıyor.
- söz
- {i} term
The short term contract employees were dismissed without notice.
- Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it.
- Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.
- söz
- asseveration
- söz
- undertaking
- büyük sözlük
- great dictionary
- dan sözlük
- from dictionary
- söz
- spoken of
- söz
- {i} sentence
Tom really likes this sentence.
- Tom bu sözü gerçekten seviyor.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
- söz
- vocable
- söz
- mentions
Nobody mentions my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmiyor.
Mary becomes angry when Tom mentions her weight.
- Mary, Tom onun ağırlığından söz ettiği zaman sinirlenir.
- ansiklopedik sözlük
- dictionary with encyclopedic material added
- ayaklı sözlük
- walking dictionary
- ayaklı sözlük
- someone who has an answer to almost everything
- açıklayıcı sözlük
- glossary
- başlı bileşik sözlük
- (Dilbilim) endocentric
- canlı sözlük
- walking dictionary
- ek sözlük
- (Bilgisayar) addenda dictionary
- konuşan sözlük
- talking dictionary
- ortak bilgi mübadele sözlük ve dili
- (Askeri) common information exchange glossary and language
- otomatik sözlük
- automatic dictionary
- söz
- engagement
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
I have a previous engagement.
- Bir önceki sözleşmem var.
- söz
- talk
Don't interrupt me while I am talking.
- Konuşurken sözümü kesme.
It is not polite to interrupt someone while he is talking.
- Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.
- söz
- voice
- söz
- word, remark; speech, talk; saying; rumour, gossip; promise, assurance, commitment; engagement
- söz
- committal
- söz
- faith
You must be faithful to your word.
- Sözüne sadık olmalısın.
- söz
- verbalism
- söz
- spiel
- söz
- remark, utterance; expression; statement; word
- söz
- rumor
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
- söz
- {f} contracting
- söz
- discourse
- tamamlayıcı sözlük
- (Bilgisayar) supplemental dictionary
- teknik sözlük
- technical dictionary
- yerleşik sözlük
- (Bilgisayar) built-in dictionary
- özdevimli sözlük
- (Bilgisayar) automatic dictionary
- özel sözlük ekle
- (Bilgisayar) add custom dictionary
- ıngilizce ıspanyolca sözlük arıyorum
- I need an English Spanish dictionary