Tomorrow is not promised.
- Yarın söz verilmiş değil.
He promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
He promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
He's promising us nothing.
- O bize hiçbir şey için söz vermiyor.
I don't remember promising that.
- Bunu söz verdiğimi hatırlamıyorum.