His success is in question.
- Onun başarısı söz konusudur.
Your sanity isn't in question.
- Akıl sağlığınız söz konusu değil.
He said it was out of the question.
- Söz konusu olmadığını söyledi.
Tom said it was out of the question.
- Tom bunun söz konusu olmadığını söyledi.
Without a passport, leaving a country is out of the question.
- Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.
A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.