I'm going to ascertain the truth of his statement.
- Onun sözünün aslını araştıracağım.
I could not believe his statement.
- Ben onun sözüne inanamadım.
Your stomach won't be full from promises.
- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
80% of all English words come from other languages.
- Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
He didn't believe Ben's words.
- O, Ben'in sözlerine inanmadı.
I'll look up the expression in the dictionary.
- Ben ifadeye sözlükte bakacağım.
Unfortunately, I had another commitment.
- Ne yazık ki başka sözüm vardı.
I'm sorry, I already have another commitment.
- Üzgünüm, benim zaten başka bir sözüm var.
Tom says that he doesn't remember having made such a promise.
- Tom öyle bir söz verdiğini hatırlamadığını söylüyor.
I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
Have you ever heard the saying: Lying leads to thieving?
- Sen hiç yalan söyleme hırsızlığa götürür sözünü duydun mu?
You probably don't understand a word I'm saying today.
- Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun.
Tom pledged his continued support.
- Tom destek vermeye devam etmeye söz verdi.
The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
- Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
His remark was really out of line.
- Onun sözü gerçekten uygunsuzdu.
My remarks were not aimed at you.
- Sözlerim size yönelik değildi.
The union and the company have come to terms on a new contract.
- Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
- Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
- Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
It's all about sentences. Not words.
- O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
Nobody mentions my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmiyor.
Mary becomes angry when Tom mentions her weight.
- Mary, Tom onun ağırlığından söz ettiği zaman sinirlenir.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
I have a previous engagement.
- Bir önceki sözleşmem var.
Many things are easy to talk about, but difficult to actually carry out.
- Pek çok şey sözde kolaydır, fakat gerçekleştirmesi aslında zordur.
Don't interrupt me while I am talking.
- Ben konuşurken sözümü kesme.
You must be faithful to your word.
- Sözüne sadık olmalısın.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.