söyleyebilsem

listen to the pronunciation of söyleyebilsem
Türkisch - Englisch
if only i could tell
söyle
{f} said

What he said is true. - Onun söylediği doğru.

I remember what he said. - Onun ne söylediğini hatırlıyorum.

söyle
spit it out !
söyle
told

Don't forget what I told you. - Sana söylediklerimi unutma.

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

söyle
told to
söyle
say

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

Please say it in English. - Lütfen onu İngilizce olarak söyle.

söyle
confide

This is confidential, I can only tell him personally. - Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.

He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married. - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.

söyle
tell

Could you please tell me why you love her? - Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?

Can you please tell me what time the train leaves? - Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?

söyle
{f} saying

He received a telegram saying that his mother had died. - O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

He began by saying that he would not speak very long. - O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

söyle
dictate
söyle
mouth

Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him. - Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.

He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything. - Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
söyleyebilsem
Favoriten