It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
Please say it in English.
- Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
I'm confident that Tom will do what he says he'll do.
- Tom'un yapacağını söylediği şeyi yapacağına eminim.
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
He received a telegram saying that his mother had died.
- O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
Tom told his son not to speak with his mouth full.
- Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.