She told me that she had bought a CD.
- Bana bir CD aldığını söyledi.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
I remember what he said.
- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
Please say it in English.
- Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Tell me which of the two cameras is the better one.
- İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
He began by saying that he would not speak very long.
- O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.
Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.