Man consists of soul and body.
- İnsan ruh ve bedenden oluşur.
Do you think animals have souls?
- Sizce hayvanların ruhu var mıdır?
Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
- Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
Body and spirit are twins: God only knows which is which.
- Vücut ve ruh ikizdir: Sadece Tanrı hangisinin hangisi olduğunu bilir.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
He was in good spirits.
- O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
The talisman he's wearing is supposed to ward off evil spirits.
- Onun taktığı tılsım kötü ruhları uzaklaştırması gerekiyor.
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
My poor state of mind made me distraught.
- Berbat ruhsal durumum beni çıldırttı.
This is a dangerous state of mind for a man to be in.
- Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
Reality and irreality are both important for one's psyche.
- Gerçeklik ve gerçek dışılık, kişinin ruhu için önemlidir.
Are Tom and Mary licensed psychologists?
- Tom ve Mary ruhsatlı psikolog mu?
Judging from his expression, he's in a bad mood.
- Onun ifadesine bakılırsa, o kötü bir ruh hali içinde.
His illness was mainly psychological.
- Onun hastalığı aslında ruhsaldı.
Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get instituonalized.
- Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.
Tom is extremely artistic.
- Tom son derece sanatçı ruhlu.
He was raised in an artistic family.
- Sanatçı ruhlu bir ailede yetişti.