Bu reddetmek için zor bir teklif.
- That's a tough offer to refuse.
Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım.
- I had to refuse her offer.
Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.
- Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
- Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Onun denemesi saçmalık.
- His essay is rubbish.
Onun denemesi saçmalık.
- His essay is rubbish.
Onun teklifini reddetti.
- She refused his proposal.
Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
- Doctors refused to perform a second operation.
Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum.
- I refuse to herd geese any longer with that girl.
Artık sana itaat etmeyi reddediyorum.
- I refuse to obey you any longer.
Aw, rubbish! Though at least this means you have time to play football.
This has been a rubbish day, and it's about to get worse: my mother-in-law is coming to stay.
Rubbish! I did nothing of the sort!.