Gül yetiştirmekte iyiyim.
- I am good at raising roses.
Gül bir çiçektir ve güvercin bir kuştur.
- The rose is a flower and the dove is a bird.
Yen dolar karşısında yükseldi.
- The yen rose to the dollar.
Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
- The tower rose up against the blue sky.
Bir şişe roze, lütfen.
- A bottle of rosé, please.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Pembe güller güzeldir.
- Pink roses are beautiful.
Pembe ve gül benzer renklerdir.
- Pink and rose are similar colors.
Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
- This is an exceptional rosé wine.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?
- Why did you turn down his request for a pay rise?
Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.
- There was a modest rise in prices last year.
Bu politika, fiyatlarda büyük bir yükselişe neden oldu.
- This policy resulted in a great rise in prices.
Florida'da memurların iklim değişikliği ya da deniz seviyesi yükselişi kelimelerini kullanmalarına izin verilmiyor.
- Officials are not allowed to use the words climate change or sea-level rise in Florida.
Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
- When are you going to approach him about your pay rise?
Güneş her zaman doğudan doğar.
- The sun always rises in the east.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
- She looks at the world through rose-colored glasses.
Davalı lütfen ayağa kalkın.
- The defendant will please rise.
Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
- When are you going to approach him about your pay rise?
Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- This river rises in the mountains in Nagano.
Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?
- Does depreciation of the yen give rise to inflation?
Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.
- The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
Fiyatlar yükselmeye devam etti.
- Prices continued to rise.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
- Thoughtless speech may give rise to great mischief.
Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.
- This political problem gave rise to hot discussions.
Yaşamanın maliyeti yükseldi.
- The cost of living has risen.
Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.
- Prices are still on the rise.
Güller soldu ve Ania çok ağladı.
- Roses withered and Ania cried very much.
Ben beyaz gülleri kırmızı olanlardan daha çok severim.
- I like white roses better than red ones.
Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.
- Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
Şiddetli yağış son iki ayın günlük sebze fiyatlarının artmasına sebep oldu.
- The heavy rainfall has caused vegetable prices to rise daily for the last two months.
Boşanma oranının artması bekleniyor.
- The divorce rate is expected to rise.
Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- This river rises in the mountains in Nagano.
rose pink colour:.
I beg your pardon, / I never promised you a rose garden. / Along with the sunshine, / There's gotta be a little rain sometimes.
She has always looked at life through rose-tinted glasses.
She has always looked at life through rose-tinted glasses.
She is a true English rose.
White and black added to the above combinations result in the quieter tones and tints of these — such as old rose, ashes of rose, salmon, red-brown, terra-cotta, brick red and the series of pinkish to orange greys.
misty rose colour:.
The governor just gave me a rise of 2-pounds-6.
And still the hours passed, and at last I knew by the glimmer of light in the tomb above that the sun had risen again, and a maddening thirst had hold of me. And then I thought of all the barrels piled up in the vault and of the liquor that they held; and stuck not because 'twas spirit, for I would scarce have paused to sate that thirst even with molten lead.
I went along up the bank with one eye out for pap and t'other one out for what the rise might fetch along.
The rise of his pants was so low that his tailbone was exposed.
The champion of corporate governance should smell like a rose. Instead, there's an unpleasant whiff of pork-barrel politics rising from the board.
you guys wasn't gettin' paid to leave the dogs to babysit the sheep while you stemmed the rose, from Brokeback Mountain.
... shows that the nearest rose petals bring ...
... OBAMA: That's what I said. ROMNEY: You said in the Rose Garden the day ...