New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!