Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
Benim için bir aşk romanı tavsiye edebilir misin?
- Can you recommend a romance novel for me?
Favori aşk romanın nedir?
- What's your favorite romance novel?
Tom romantik romanları okumayı sevmiyor.
- Tom doesn't like reading romance novels.
Benim on üç yaşındaki kız romantik film izlemeyi seviyor.
- My thirteen year old girl loves to watch romance movies.
Tom'un aşk romanlarından hoşlandığını keşfettim.
- I found out Tom likes romance novels.
Aşk romanlarını seviyorum.
- I love romance novels.
Tom'un aşk romanlarından hoşlandığını keşfettim.
- I found out Tom likes romance novels.
Aşk romanları okumayı durdurmalısın.
- You should stop reading romance novels.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
- At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
Bütün ulusal Latin dillerini öğrendim.
- I have studied all the national Romance languages.
Portekizce Latin kökenli bir dildir.
- Portuguese is a Romance language.