I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
He isn't really sad; he's only acting.
- O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.
Jane saw the students acting well on the stage.
- Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
Luck plays an important part in your life.
- Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.
I have an important part.
- Önemli bir rolüm var.