I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
What is the role of the University in the modern society?
- Üniversitenin modern toplumdaki rolü nedir?
Jane saw the students acting well on the stage.
- Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
Tom acted the part of a sailor.
- Tom bir denizci rolü oynadı.
I have an important part.
- Önemli bir rolüm var.
TV plays an important part in everyday life.
- TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
Sami played different roles in Layla's play.
- Sami, Leyla'nın oyununda farklı roller oynadı.
Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
- Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
Fol-de-rol and fiddle dee dee and fiddley faddley foddle. All the wishes in the world are poppycock and twaddle. -- lyrics to Richard Rogers' Cinderella.
I learned a lot from watching, but the part that I should have studied harder was the roller. The names of the writers went on for ever.
Yol silindiri gürültülü.
- The road roller is noisy.
Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.
- The road roller is levelling the street.
Yol silindiri caddeyi düzleştiriyor.
- The road roller is levelling the street.
Yol silindiri gürültülü.
- The road roller is noisy.
Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.
- I think skateboards are usually cheaper than rollerblades.
Tekerlekli patenleri bedavaya aldım.
- I got the roller skates for nothing.