Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Kitabı kütüphaneye iade ettiğimi hatırlıyorum.
- I remember returning the book to the library.
Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.
- The returning soldiers were commended for their bravery in battle.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Tayfun bizim Tokyo'ya geri dönmemizi engelledi.
- The typhoon prevented us from returning to Tokyo.
O bu şehre geri dönüyor.
- He is returning to this city.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Köyüne dönmek istedim.
- I wanted to return to your village.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
... where these banks are now returning to record profits and, in some cases, passing on record ...