Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
- Many diseases result from poverty.
Durum şiddetle sonuçlandı.
- The situation resulted in violence.
Sonuç tatmin edici olmaktan uzaktı.
- The result was far from being satisfactory.
Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.
- A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.
Çabalarım hiç sonuç vermedi.
- My efforts produced no results.
Teşebbüsüm sonuç vermedi.
- My attempt gave no result.
Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
- On the whole I am satisfied with the result.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Sonuç olarak, fiyatlar yükseldi.
- As a result, prices rose.
Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işi alıyor.
- As a result, more women are receiving equal work.
Kendi kendine şöyle dedi: Bu operasyon başarıyla sonuçlanacak mı?
- He said to himself, Will this operation result in success?
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Büyük başarılar sürekli çabadan kaynaklanmaktadır.
- Big successes result from constant effort.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
After the flood, the resulting epidemics killed even more.
After the flood, the resulting epidemics killed even more.
... leads to another, end result. It's so many dead-ends and switching directions and going ...
... A visualization that's just a static result of this data ...