He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
Painting was the great love of his life.
- Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı.
Picasso is an eminent painter.
- Picasso seçkin bir ressamdır.
They assisted the painter financially.
- Mali olarak ressama yardım ettiler.
Did you know that Tove Jansson is not only mother of the Moomin, but also a extremely gifted artist?
- Tove Jansson'ın sadece Moomin'in annesi değil, aynı zamanda son derece yetenekli bir ressam olduğunu biliyor muydun?
Tom says he knows someone who's a good sketch artist.
- Tom iyi bir polis ressamı olan birini tanıdığını söylüyor.