respire; exhale; whisper; blow

listen to the pronunciation of respire; exhale; whisper; blow
Englisch - Türkisch

Definition von respire; exhale; whisper; blow im Englisch Türkisch wörterbuch

breathe
solu

Hiç temiz hava soludun mu? - Have you ever breathed pure air?

Tom yer, uyur ve müzik solur. - Tom eats, sleeps and breathes music.

breathe
koku neşretmek
breathe
{f} rahat bırakmamak
breathe
agzından püskürtmek
breathe
{f} soluk almak, teneffüs etmek. Don't breathe a word of this to anyone. Bunu sakın kimseye söyleme. breathe down one's neck k.dili
breathe
breathe again veya freely rahat
breathe
{f} esmek
breathe
nefes al

Tom nefes almayı çok zor buldu. - Tom found it very difficult to breathe.

Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım. - I used to dream about being able to breathe underwater.

breathe
{f} ifade etmek
breathe
belirtmek
breathe
üfürmek
breathe
hohlamak
breathe
canlandırmak
breathe
fısıldamak
breathe
(koku/duygu/vb.) vermek
breathe
hissettirmek
breathe
aşılamak
breathe
nefes almak

Tom nefes almak için çabalıyordu. - Tom struggled to breathe.

Burada nefes almak mümkün değil. - It's not possible to breathe here.

Englisch - Englisch
{f} breathe
respire; exhale; whisper; blow
Favoriten