Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
O, resimler vasıtasıyla fikrini açıkladı.
- She explained her idea by means of pictures.
Telefon bir iletişim aracıdır.
- The telephone is a means of communication.
Ancak, sadece insan topluluğunun bir iletişim aracı olarak sözlü dili vardır.
- However, only the human community has verbal languages as a means of communication.
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- She lives beyond her means.
Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.
- Amnesia means loss of memory.
Bu işaret yürüme anlamına gelir.
- This signal means don't walk.
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
Mümkün olan tüm yollarla bir savaşı önlemeliyiz.
- We must prevent a war by all possible means.
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.
- The English language is undoubtedly the easiest and at the same time the most efficient means of international communication.
Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.
- I must save the drowning child by all means.