resimlendirmek

listen to the pronunciation of resimlendirmek
Türkisch - Englisch
illustrate
To provide a book or other publication with pictures, diagrams or other explanatory or decorative features
To shed light upon; to illuminate
To make clear, intelligible, or apprehensible; to elucidate, explain, or exemplify, as by means of figures, comparisons, and examples
to make clear by giving or by serving as an example or instance This word is almost always used when the questioner is looking for examples
If you say that something illustrates a situation that you are drawing attention to, you mean that it shows that the situation exists. The example of the United States illustrates this point The incident graphically illustrates how parlous their position is The case also illustrates that some women are now trying to fight back. = demonstrate
To set in a clear light; to exhibit distinctly or conspicuously
- Use examples to help explain your answer, and if possible present a diagram, picture or small drawing However usually requires more than making a drawing E g illustrate the use of catapults in a battle
illustrate a book with drawings depict with an illustration
To create designs and pictures for books, magazines, or other print or electronic media to make clear or explain the text or show what happens in a story
To exemplify, to explain, to adorn
e g , illustrate a book with drawings
To clarify something by giving, or serving as, an example or a comparison
If you illustrate a book, you put pictures, photographs or diagrams into it. She went on to art school and is now illustrating a book He has illustrated the book with black-and-white photographs. + illustrated il·lus·trat·ed The book is beautifully illustrated throughout. + illustration il·lus·tra·tion the world of children's book illustration
If you use an example, story, or diagram to illustrate a point, you use it show that what you are saying is true or to make your meaning clearer. Let me give another example to illustrate this difficult point Throughout, she illustrates her analysis with excerpts from discussions. + illustration il·lus·tra·tion Here, by way of illustration, are some extracts from our new catalogue
A question which asks you to illustrate usually requires you to explain or clarify your answer to the problem by presenting a figure, picture, diagram, or concrete example
{f} demonstrate, exemplify; clarify; embellish, depict with pictures or words; elucidate
To adorn with pictures, as a book or a subject; to elucidate with pictures, as a history or a romance
To make clear, bright, or luminous
resim
picture

I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow. - Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

The picture on the wall was painted by Picasso. - Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.

resim
painting

This is a picture of my own painting. - Bu kendi yaptığım bir resimdir.

The painting is all but finished. - Resim neredeyse bitti.

resimlemek, resimlendirmek
to illustrate
resim
image

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

resim
picture; photograph, photo" " fotoğraf; illustration; drawing; due, tax, toll
resim
drawing

The children were all drawing pictures of animals. - Çocukların hepsi hayvanların resimlerini çiziyorlardı.

She watched him drawing a picture. - O, onun bir resim çizişini izledi.

resim
tableaux
resim
delineate
resim
(Bilgisayar) pict

I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow. - Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

Everyone is smiling in the picture. - Resimde herkes gülümsüyor.

resim
pix
resim
audio-visual
resim
frame

There were several framed pictures on the wall. - Duvarda çerçeveli birkaç resim vardı.

This is a picture frame made of plastic. - Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.

resim
(Bilgisayar) art

He brought the art of painting to perfection. - O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.

The artist always painted alone. - Sanatçı her zaman yalnız resim yapmıştır.

resim
representation
resim
eikon
resim
photo

Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time. - Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.

When will you send me one of your photos? - Ne zaman bana resimlerinden birini göndereceksin?

resim
illustration

The book's illustrations are very good. - Kitabın resimleri çok iyi.

resim
tablature
resim
shot
resim
pattern

I can see some intricate patterns in the picture. - Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum.

resim
valentine
resim
pic

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

Everyone is smiling in the picture. - Resimde herkes gülümsüyor.

resim
pıcture

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

The picture on the wall was painted by Picasso. - Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.

resim
pictorial

A metaphor is a pictorial expression. - Bir metafor resimsel bir ifadedir.

resim
figure
resim
likeness
resim
art of drawing or painting pictures; painting; drawing
resim
effigy
resim
picture; drawing; illustration; painting; fresco; mosaic; print; photograph
resim
fee

Just looking at a picture of food makes me feel nauseous. - Sadece yiyecek resimlerine bakmak bana mide bulantısı hissettiriyor.

resim
(a) ceremony
resim
(Hukuk) charge
resim
tax
resim
tax, duty, impost
resim
dues
resim
tableau
resim
diptych
resim
{i} piece

I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them. - Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.

resim
model
resim
portraiture
Türkisch - Türkisch
Resimlemek
resim
Fotoğraf

O fotoğraflar tahrif edilmiş. - O resimlerle oynanmış.

RESİM
(Osmanlı Dönemi) Bir çeşit deve yürüy
RESİM
(Hukuk) Yapılan hizmet karşılığı yalnız ilgili kişiden alınan vergi
resim
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç: "Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider."- Y. K. Karaosmanoğlu
resim
üzerinde yapılan biçimleri: "Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı."- T. Buğra
resim
Fotoğraf: "Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı."- A. Gündüz
resim
Tören
resim
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb
resim
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat: "Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı."- O. S. Orhon
Resim
tasvir
Resim
(Osmanlı Dönemi) NAKŞ
resim
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat
resim
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç
resim
Bir hizmetten ya da haktan yararlanmanın karşılığı olarak alınan bedel
resim
Kimi eşyadan ve işlerden alınan vergi
resim
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
resimlendirme
Resimlendirmek işi
resimlendirmek
Favoriten