Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
- The prime minister already voted in his city of residence.
Sami işe gitmek için ikametinden ayrıldı.
- Sami left his residence to go to work.
Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
- The prime minister already voted in his city of residence.
Burası Tom'un ikametgahı mı?
- Is this Tom's residence?
Bu kasabanın sakinleri çok dindar ve vatansever insanlar.
- The residents of this town are deeply religious and patriotic people.
Yerel sakinler şok içinde.
- Local residents are in a state of shock.
Son ev Tom'un konutuydu.
- The last house was Tom's residence.
Kasaba fabrikalar ve konutlar için ayrıldı.
- The town was zoned for factories and residences.
O, New York'ta oturmaktadır.
- She resides in New York.
Oturanlar gürültü hakkında şikayette bulundular.
- The residents made complaints about the noise.
Köyün binden daha fazla oturanı vardı.
- The village had more than a thousand residents.
Oturma iznine ihtiyacım yok, çünkü ben İzlandalıyım.
- I do not need a residense permit because I am from Iceland.
Köyün binden daha fazla oturanı vardı.
- The village had more than a thousand residents.
Tom halen Boston'tan bir mukimdir.
- Tom is currently a resident of Boston.
Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
Burası yerleşim bölgesidir.
- This is residential property.
Burası Tom'un ikametgahı mı?
- Is this Tom's residence?
Belli bir yerde ikametiniz olmadığı için başvurunuz reddedilmiş.
- Your request has been denied because you have no valid residential address.
O Jamaika'da oturma izni aldı.
- He took up residence in Jamaica.
Burası Tom'un ikametgahı mı?
- Is this Tom's residence?
4. You will report accidents or collisions at the Superintendent's Office at Forty-third Street, immediately on arrival, with the names and residences of witnesses.
She's a resident in neurosurgery at Mass General.