Definition von report im Englisch Türkisch wörterbuch
- ihbar etmek
Bir hırsızı ihbar etmek istiyorum.
- I'd like to report a theft.
- bildirmek
Bunu ona bildirmek zorundayım.
- I must report this to him.
Bunu ona bildirmek zorundayım.
- I must report this to her.
- haber vermek
- {f} rapor etmek
Kayıp bir cüzdanı rapor etmek için arıyorum.
- I'm calling to report a lost wallet.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- rapor
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Onların rapora reaksiyonu neydi?
- What was their reaction to the report?
- (fiil) rapor etmek, anlatmak, söylemek, bildirmek, ihbar etmek, hazır bulunmak, görünmek, sunmak (yasa vb.), muhabirlik yapmak
- raporlama yapmak
- (Ticaret) tebliğ
- röportaj
Gazete röportajına göre, dün akşam bir uçak kazası vardı.
- According to newspaper reports, there was an airplane accident last evening.
- raporlamak
- öğrenci karnesi
- çalışma raporu
- açıklama
Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.
- The economic minister gives a monthly report.
Ekonomi bakanı yıllık açıklama yapar.
- The economic minister gives a yearly report.
- söylemek
- mevcudiyetini bildirmek
- haber yazmak
- tutanağını tutmak
- anlatmak
- rapor yazmak
Tom şimdi rapor yazmakla meşgul.
- Tom is busy writing the report now.
Onlardan her biri gördüğü hakkında bir rapor yazmak zorunda.
- Each of them has to write a report about what he saw.
- bilgi
Raporuma bazı bilgiler eklemek istiyorum.
- I'd like to add some information to my report.
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
- (sucu/vb.) bildirmek
- söylenti
Söylentiye göre onlar doktora sahte isimler verdi.
- They reportedly gave the doctor false names.
Tom'un Mary'den boşanması söylentiye göre ona bir milyon dolardan daha fazlaya mal oldu.
- Tom's divorce from Mary reportedly cost him more than a million dollars.
- bildiri
Kaza, bugünkü gazetede bildirildi.
- The accident is reported in today's paper.
Tom'un üç hafta önce kaybolduğu bildirildi.
- Tom was reported missing three weeks ago.
- tutanak
- şikâyet etmek
- özetini çıkarmak
- rivayet
- {f} rapor et
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
- I'd like to report a theft.
Bunu rapor etmeliyim.
- I have to report this.
- gazete haberi
- rapor vermek
Onlar gazetecileri seçimlerle ilgili rapor vermekten engelledi.
- They barred journalists from reporting on the elections.
- patlama sesi
- hazır bulunmak
- haber
Tom'un bu rapordan haberi var mı?
- Does Tom know about this report?
O muhabir haberin kokusunu alıyor.
- That reporter has a nose for news.
- şayia
- resmen malumat vermek veya yazmak
- {f} muhabirlik yapmak
- {i} silâh sesi
- malumat
- {f} 1. bildirmek, haber vermek: Today's paper reports that workers in Berlin have gone on strike. Bugünkü gazete Berlin'deki işçilerin greve
- haber yaymak
- {f} görünmek
- {i} dedikodu
- kendi hakkında malumat vermek
- şikayet etmek
- {i} ün
- {i} karne
Öğrenci karnen nerede?
- Where is your report card?
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
- She looked worried about her school report.
- nakletmek
- rapor vermek veya yazmak
- {i} şöhret
- {f} sunmak (yasa vb.)
- (Askeri) İSPATI VÜCUT ETMEK: Vazife yapmak üzere gelip görünmek; geldiğini göstermek
- bildirmek, haber vermek: Today's paper reports that workers in Berlin have gone on strike. Bugünkü gazete Berlin'deki işçilerin greve
- (Meteoroloji) meteorolojik rapor
- top sesi
- sunmak (yasa vb)
- rapor haline getirmek
- rapor sunmak
- diploma
- bildirin
- raporu
- sunumu
- report count
- (Bilgisayar) rapor sayımı
- report design
- (Bilgisayar) rapor tasarımı
- report errors
- (Bilgisayar) hataları bildir
- report footer
- (Bilgisayar) rapor altbilgisi
- report header
- (Bilgisayar) rapor üstbilgisi
- report name
- (Bilgisayar) rapor adı
- report news
- haber sunmak
- report on
- gammazlamak
- report post
- (Askeri) ihbar postası
- report saved
- (Bilgisayar) rapor kaydedildi
- report sent
- (Bilgisayar) rapor gönderildi
- report title
- (Bilgisayar) rapor başlığı
- report to
- -e gitmek
- report type
- (Bilgisayar) rapor türü
- report view
- (Bilgisayar) rapor görünümü
- report wizard
- (Bilgisayar) rapor sihirbazı
- report writing
- rapor yazma
- report card
- karne
- report on
- hakkında rapor hazırla
- report program generator
- rapor program üreteci
- report back
- Rapor geri
- report back
- İstenilen bir bilgi hakkında rapor vermek
- report for duty
- görev için rapor
- report generation
- rapor üretimi
- report generation parameters
- rapor üretme parametreleri
- report generator
- rapor üreteci
- report goes that
- Rapor gider ki
- report heading
- başlığı raporu
- report of
- Raporun
- report on
- hakkında rapor hazırlamak
- report out
- out raporu
- report sheet
- döküm kâğıdı
- report control symbol
- (Askeri) RAPOR KONTROL SEMBOLÜ: Raporun tasvip edildiğini göstermek, hazırlanmasına yetki verildiğini belirtmek üzere bir rapor kontrol bürosu tarafından bir rapora tahsis edilen tanıtma numarası
- report control system
- (Askeri) RAPOR KONTROL SİSTEMİ: Rapor form ve ihtiyaçlarının tesbiti ve aşağıdaki hususların temini maksadıyle kurulmuş idari bir sistem: a. Azami yeknasaklık ve sadelik, b. Yeterlik derecesi, c. Lüzumsuz raporların yürürlükten kaldırılması
- report form
- (Ticaret) rapor şekli
- report header/footer
- (Bilgisayar) rapor üstbilgisi/altbilgisi
- report line
- (Askeri) RAPOR HATTI: Kıtaların, vasıl oldukları zaman kendi komuta kademelerine rapor etmeleri gereken bir hat
- report of change
- (Askeri) DEĞİŞİKLİK RAPORU: Bir subay evsaf kartı birlik nüshasına işlenen bir kaydın, daha yukarı kademelerdeki nüshalarınada işlenmesini temin maksadıyla, o birlik evsaf kartlarını, muhafaza ile görevli şahıs tarafından hazırlanan resmi rapor
- report of investigation
- (Askeri) SORUŞTURMA RAPORU, SORUŞTURMA ZAPTI: Cürüm, suç, kaza, isnatla ilgili veya bir şahsın geçmişine ait bir soruşturmada elde edilen bütün bilgilerin resmi mahiyette tutulmuş kaydı
- report of separation
- (Askeri) AYRILMA RAPORU: Askeri personele terhis, ihraç, emeklilik, istifa suretiyle faal görevden ayrıldıkları zaman verilen ve gördükleri faal görevi veya faal görev eğitimini belgeleyen yazılı bir rapor
- report of shipment
- (Askeri) sevkıyat raporu
- report of survey
- (Askeri) HASAR VE EKSİKLİK TUTANAĞI, HASAR VE EKSİKLİK RAPORU: Devlet mallarının kaybı, elverişsiz duruma gelmesi veya tahribi ile ilgili olayları kayıt için kullanılan ve bu gibi malların kayıttan düşülmesine mesnet teşkil eden bir belge mahiyetindeki resmi rapor. Bu rapor; ayrıca malların kayıp ve durumlarıyla ilgili (maddi veya manevi) bütün sorumluluk problemlerini tespite hizmet eder
- report on
- (Fiili Deyim ) hakkında rapor vermek
- report sheet
- (Sinema) döküm kağıdı
- report to
- karşı sorumlu olmak
- report to
- sorumlu olmak
- receive report
- rapor almak
- review report
- (Bilgisayar) raporu gözden geçir
- result report
- bildiri sonucu
- recall report
- (Bilgisayar) raporu geri çek
- receiving report
- (Ticaret) alış belgesi
- reconnaissance exploitation report
- (Askeri) KEŞİF FAYDALANMA RAPORU: Bir taktik hava keşif görevinin sonuçlarını. rapor etmek üzere kullanılan proforma. Mümkün olduğu hallerde rapor sensor görüntüsünün yorumunu da dahil etmelidir. RECCEXREP'de denir
- reconnaissance exploitation report
- (Askeri) faydalanma keşif raporu
- redeployment report
- (Askeri) intikal raporu
- reporter
- {i} muhabir
Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?
- Reporter: Can you give me an example?
Karısı onu muhabirlerden sakladı.
- His wife screened him from reporters.
- reportedly
- söylendiğine göre
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
- reporter
- röportajcı
- analysis report
- (Bilgisayar) çözümleme raporu
- analytical validation report
- (Tıp) onay raporu
- analytical validation report
- (Tıp) analitik geçerlilik
- analytical validation report
- (Tıp) validasyon
- assessment report
- değerlendirme raporu
- audit report
- (Ticaret) denetim raporu
- audit report
- (Ticaret) teftiş raporu
- bid evaluation report
- (Ticaret) ihale değerlendirme raporu
- captain's report
- (Ticaret) kaptan raporu
- casualty report
- (Askeri) zayiat çizelgesi
- database report
- (Bilgisayar) veritabanı raporu
- edit report
- (Bilgisayar) rapor düzenle
- evaluation report
- değerlendirme raporu
- executive report
- (Bilgisayar) üstyönetim raporu
- expense report
- gider raporu
- expense report
- harcama raporu
- expert witness report
- (Ticaret) bilirkişi raporu
- financial report
- (Ticaret) finansal rapor
- follow up report
- (Ticaret) izleme raporu
- inception report
- (Politika, Siyaset) başlangıç raporu
- independent audit report
- (Ticaret) bağımsız denetim raporu
- information report
- bilgi raporu
- information report
- durum raporu
- inquiry report
- sorgulama tutanağı
- interference report
- (Askeri) enterferans raporu
- interim report
- ara rapor
- merit report
- (Ticaret) hakediş raporu
- network report
- (Bilgisayar) ağ raporu
- notice of report
- (Kanun) ihbar tebligatı
- official report
- (Kanun) zabıt varakası
- reported
- rapor edilmiş
- reportedly
- anlatıldığına göre
- reportedly
- söylentilere göre
- reportedly
- dediklerine göre
- reportedly
- kusur
- reporter
- mazbata muharriri
- reporter
- gazete muhabiri
İyi bir gazete muhabiri herhangi bir kaynaktan öğrendiklerinden, hatta küçük kuş ona öyle söyledi türü kaynaktan bile yararlanır.
- A good newspaper reporter takes advantage of what he learns from any source, even the little bird told him so type of source.
Birçok gazete muhabiri duruşmaya katıldı.
- Many newspaper reporters attended the trial.
- reporter
- muhabir (gazete/radyo/tv/)
- reporter
- vekili olmak
- reporting
- (Ticaret) kaydetme
- reporting
- habercilik
- reporting
- (Dilbilim) işlemleme
- reporting
- rapor etme
- reporting
- (Ticaret) bildirme
Tom polise bildirmeden onun silah yarasını tedavi edecek bir doktor bulmak istiyordu.
- Tom wanted to find a doctor who would treat his gunshot wound without reporting it to the police.
- submit report
- (Bilgisayar) raporu gönder
- there is a report that
- söyleniyor
- weekly report
- haftalık rapor
- write down a report
- zabıt tutmak
- activity report
- faaliyet raporu
- annual report
- yıllık rapor
- auditor's report
- denetçi raporu
- cost report
- maliyet raporu
- customs house report
- gümrük beyanı
- daily report
- günlük rapor
- detail report
- ayrıntı raporu
- directors' report
- yönetim kurulu raporu
- earnings report
- kâr zarar çizelgesi
- expert report
- uzman raporu
- expert's report
- bilirkişi raporu
- field service report
- alan servis rapor
- final report
- son rapor
- fiscal report
- finans raporu
- flash report
- geçici rapor hesabı
- give a report
- rapor vermek
- inspection report
- kontrol raporu
- inspection report
- muayene raporu
- interim report
- geçici rapor
- made a formal report
- resmi rapor hazırla
- make a formal report
- resmi rapor hazırla
- mandatory report
- zorunlu rapor
- market report
- piyasa raporu
- medical report
- tıbbi rapor
- meteorological report
- meteoroloji raporu
- news report
- haber raporu
O haber raporu gerçeklerle tutarsız.
- That news report is inconsistent with the facts.
- nil report
- olumsuz rapor
- official report
- mazbata
- official report
- resmi rapor
- postmortem report
- otopsi raporu
- progress report
- gelişim raporu
- reported
- {f} rapor et
Onun kayıp olduğunu rapor ettik.
- We reported him missing.
Detayları doğru bir şekilde rapor etti.
- He reported the details with accuracy.
- reportedly
- söylentilere bakılırsa
- reportedly
- resmi olarak
- reporter
- raportör
- reporting
- {f} rapor et
Medya bu hikayeleri rapor etmiyor.
- The media are not reporting these stories.
Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- reporting
- {i} rapor
Medya bu hikayeleri rapor etmiyor.
- The media are not reporting these stories.
Bana rapor edileni bildiriyorum.
- I am reporting what was reported to me.
- school report
- karne
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
- She looked worried about her school report.
- ship's report
- gemi raporu
- status report
- durum raporu
- survey report
- gözlem raporu
- technical report
- teknik rapor
- auditors report
- Denetçilerin raporu
- daily income report
- günlük gelir raporu
- error report
- hata raporu
- give a report on ...
- bir rapor vermek
- preliminary proceedings report
- tensip tutanağı
- progress report
- ilerleme raporu
- project report
- proje raporu
- reported
- rapor edilen
Bana rapor edileni bildiriyorum.
- I am reporting what was reported to me.
- reporter
- raportörlük
- reporting
- rapor ederek
- reports
- raporlar
Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
- Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
Patronum benim TPS raporlarımdan memnun değil.
- My boss is not satisfied with my TPS reports.
- reports
- (Bilgisayar) bu kişiye rapor verenler