Durmadan masum olduğunu söyledi.
- She repeatedly said that she was innocent.
Otobiyografisinde, tekrar tekrar mutsuz okul günlerinden bahsediyor.
- In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days.
Sami tekrar tekrar bıçaklandı.
- Sami was stabbed repeatedly.
Tom defalarca Mary'yi bıçakladı.
- Tom stabbed Mary repeatedly.
Kurban katil tarafından defalarca bıçaklandı.
- The victim was stabbed repeatedly by the killer.
Tom'un kendisi tekrarlamaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like to repeat himself.
Bir bütün olarak tanımadan bir hatayı tekrarlamak hepsinin içinde en büyük hatadır.
- Repeating a mistake without recognizing it as one, is the biggest mistake of all.
Kendini tekrar etmekten vazgeç.
- Stop repeating yourself.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Hayır, İngiliz tekrarladı.
- No, repeated the Englishman.
Tarih kendini tekerrür edebilir.
- History may be repeating itself.
Tarih tekerrür etmez ama kafiye yapar.
- History does not repeat itself, but it does rhyme.
Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.
- Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different.
Tom'un kendisi tekrarlamaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like to repeat himself.
O tekrar tekrar kapıyı çaldı, ama cevap yoktu.
- He knocked at the door again and again, but there was no answer.
Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
- I called his office again and again, but no one answered.
Trajedi tekrarlanmaması için hatırlanmalı.
- The tragedy must be remembered so that it is not repeated.
Bir yalanın tekrarlanması onu doğru yapmaz.
- Repeating a lie does not make it true.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
O, mektubunu defalarca okudu.
- She read his letter again and again.
O, ona defalarca vurdu.
- She hit him again and again.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
Affedersiniz, sakıncası yoksa bunu yineleyebilir misiniz?
- Excuse me, would you mind repeating that?
Soruyu yinelememi ister misin?
- Do you want me to repeat the question?
Soruyu yinelememi ister misiniz?
- Would you like me to repeat the question?
He repeatedly violated the court order, and shall now be punished.
We gave up after the third repeat because it got boring.
The scientists repeat the experiment in order to confirm the result.
... So I want to bring one point out which repeatedly comes up ...