Durmadan masum olduğunu söyledi.
- She repeatedly said that she was innocent.
Otobiyografisinde, tekrar tekrar mutsuz okul günlerinden bahsediyor.
- In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days.
Tom o suçlamaları tekrar tekrar reddetti.
- Tom has repeatedly denied those charges.
Tom defalarca Mary'yi bıçakladı.
- Tom stabbed Mary repeatedly.
Sana defalarca böyle yapmamanı rica ettim.
- I've asked you repeatedly not to do that.
Onun benim arkadaşım olmadığını kaç defa tekrarlamak zorundayım.
- How many times do I have to repeat that she isn't my friend?
Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.
- Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different.
Kendini tekrar etmekten vazgeç.
- Stop repeating yourself.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Lincoln sözlerini tekrarladı.
- Lincoln repeated the words.
Tarih tekerrür etmez ama kafiye yapar.
- History does not repeat itself, but it does rhyme.
Tarih kendini tekerrür edebilir.
- History may be repeating itself.
Bir bütün olarak tanımadan bir hatayı tekrarlamak hepsinin içinde en büyük hatadır.
- Repeating a mistake without recognizing it as one, is the biggest mistake of all.
Böylesine dikkatsiz bir hatayı tekrarlama.
- Don't repeat such a careless mistake.
Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
- I called his office again and again, but no one answered.
Kağıt torbaları tekrar tekrar kullanmalısın.
- You should use the paper bags again and again.
Trajedi tekrarlanmaması için hatırlanmalı.
- The tragedy must be remembered so that it is not repeated.
Bir yalanın tekrarlanması onu doğru yapmaz.
- Repeating a lie does not make it true.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
O, ona defalarca vurdu.
- She hit him again and again.
Bu kitap defalarca okumaya değer.
- This book is worth reading again and again.
Soruyu yinelememi ister misiniz?
- Would you like me to repeat the question?
Affedersiniz, sakıncası yoksa bunu yineleyebilir misiniz?
- Excuse me, would you mind repeating that?
Soruyu yinelememi ister misin?
- Do you want me to repeat the question?
Soruyu yinelememi ister misiniz?
- Would you like me to repeat the question?
He repeatedly violated the court order, and shall now be punished.
We gave up after the third repeat because it got boring.
The scientists repeat the experiment in order to confirm the result.
... So I want to bring one point out which repeatedly comes up ...