rengin

listen to the pronunciation of rengin
Türkisch - Englisch
(isim) Colored, painted
renk
{i} colour

All the colours of the rainbow are black. - Gökkuşağının bütün renkleri siyahtır.

There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours. - On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.

renk
{i} color

Colorless green ideas sleep furiously. - Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

We have the extra-large size, but not in that color. - Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

renk
{i} flush
renk
hue
renk
(Bilgisayar) colors

How many colors do you see in the rainbow? - Gök kuşağında kaç tane renk görüyorsun?

The hill glows with autumnal colors. - Tepe sonbahar renkleri ile parlıyor.

renk
cab colour
renk
tinction
renk
{i} tint
Renk
(Tıp) colo r
renk
color; hue; coloring
renk
tincture
renk
(someone's) true colors; (someone's) true nature; (someone's) true opinions or beliefs
renk
complexion
renk
colour [Brit.]
renk
coloring
renk
colouring [Brit.]
renk
color (colour)
renk
color, character, quality, tone, complexion
renk
colour, color
renk
choromo
renk
{i} colouring
renk
dye

What color do you want to dye your hair? - Saçını boyamak için ne renk istersin?

I wouldn't have dyed my hair that color. - Ben saçımı o renk boyatmazdım.

Türkisch - Türkisch
Boyalı, renkli, parlak
RENGİN
(Osmanlı Dönemi) f. Renkli, boyalı. Parlak. Hoş. Süslü. Mülevven. Lâtif
RENK
(Osmanlı Dönemi) Bulanık su
Renk
nukbe
Renk
(Osmanlı Dönemi) SEBİR
Renk
(Osmanlı Dönemi) GUN
Renk
(Osmanlı Dönemi) NECR
Renk
(Osmanlı Dönemi) BÂC
Renk
(Osmanlı Dönemi) SEHANE
Renk
boya
renk
Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum: "Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu."- A. Gündüz
renk
Nitelik
renk
Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum
renk
Nitelik, özellik, ölçü
rengin
Favoriten