Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Bu ambalajı kaldırmak zordur.
- This packaging is hard to remove.
Kara mayınlarını yerine koymak ucuzdur ama kaldırmak pahalıdır.
- Landmines are cheap to put in place, but expensive to remove.
Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
- It'll be impossible to remove this stain.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
- It's going to be difficult to remove this stain.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Eve girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- You must remove your shoes before entering a house.
Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Soap helps remove the dirt.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Kağıtları masadan kaldırdı.
- She removed the papers from the desk.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Tüm şüpheleri ortadan kaldırmaya çalıştım.
- I tried to remove all doubt.
Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.
- Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.
O, makyajını sildi ve yüzünü yıkadı.
- She removed her makeup and washed her face.
Dalağını almak zorunda kaldık.
- We had to remove your spleen.
Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get my tattoo removed.
Onu çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get it removed.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
- Stow away carefully the clothes you removed.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
He removed the marbles from the bag.
Die had she rather in tormenting griefe, / Then any should of falsenesse her reproue, / Or loosenesse, that she lightly did remoue.
And loke that ye ryde streyte unto Sir Lucius and sey I bydde hym in haste to remeve oute of my londys.
Shortly after this, my father removed, and settled in the same county, about ten miles above Greenville.
... if you remove it, or tamper with it, it's really obvious. You give it a fragile housing, ...
... to remove some duplicates. ...