Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
- The bones remained frozen in the ice.
O, bir süre sessiz kaldı.
- He remained silent for a while.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
- The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Bunda anonim kalmak istiyorum.
- I want to remain anonymous in this.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly, texts remain.
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly away, the written remains.
Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
- You can still see the remains of the fortress there.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
- They took away the remains of a civilization lost in history.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
- The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
The light remained red for two full minutes.
... remained unchanged for centuries ...