reji̇m

listen to the pronunciation of reji̇m
Türkisch - Englisch

Definition von reji̇m im Türkisch Englisch wörterbuch

rejim
regimen

I am adhering to a strict diet regimen. - Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum.

rejim
(Hukuk) regime

Oppressive regimes don't live forever. - Baskıcı rejimler sonsuza dek yaşamaz.

This is one of the world's most opaque regimes. - Bu, dünyanın en opak rejimlerinden biridir.

rejim
diet

Do you want to go on a diet with me? - Benimle bir rejime başlamak ister misin?

You must go on a diet because you are too fat. - Çok şişman olduğun için bir rejime başlamalısın.

rejim
regime, government; diet, regimen
rejim
slimdown
rejim
reducing diet
rejim
(a machine's) manner of functioning, operation
rejim
meteorology regime
rejim
regime, system of government
rejim
regime (of a river)
rejim
government
rejim
med. diet, regimen
rejim
fasting cure
rejim değişikliği
(Denizbilim) regime shift
rejim kuralları
dietary
rejim perhiz
regimen
rejim yapmak
go on a diet
rejim yapmak
be on a diet
rejim yemeği
diet
rejim hak sahibi
(Ticaret) holder of the procedures
rejim bunalımı
regime crisis
rejim kuralı
(Tıp) abstinence rule
rejim sendromu
(Tıp) abstinence syndrome
rejim var
I am on a diet
rejim yapan kimse
weight-watcher
rejim yapma
slimming
rejim yapmak
train down
rejim yapmak
to diet, to go on a diet
rejim yapmak
slim
rejim yapmak
to diet
rejim yapmak
diet
rejim yaptırmak
diet
rejim yemeği
dietary
rejim çılgınlığı
(Tıp) abstinence delirium
otoriter rejim
(Politika, Siyaset) authoritarian regime
siyasi rejim
(Politika, Siyaset) political regime
rejimler
regimes

This is one of the world's most opaque regimes. - Bu, dünyanın en opak rejimlerinden biridir.

Oppressive regimes don't live forever. - Baskıcı rejimler sonsuza dek yaşamaz.

totaliter rejim
Totalitarian regime
eski rejim
(Hukuk) ancient regime
karşılıklı tercihli rejim
(Hukuk) mutual preferential regime
otoriter rejim
authoritarianism
sıkı rejim
crash diet
tercihli rejim
(Hukuk) preferential regime
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Fr. Bir devletin sevk ve idare usulü, yolu
(Osmanlı Dönemi) Tıb: Hastanın tedavisinde tatbik edilen gıdalandırma yolu. Perhiz
rejim
Yönetme, düzenleme biçimi, düzen: "Hiç kimse Türkiye'de normal, sürekli ve dengeli bir basın rejimi yaşamış olduğunu iddia edemez."- B. Felek
rejim
Bir devletin yönetim biçimi
rejim
Perhiz, diyet: "Sıkı bir rejim takip etmelidir."- R. H. Karay
rejim
Perhiz
rejim
Yönetme, düzenleme biçimi, düzen
rejim
Akarsu debisinin yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümü
rejim
Bir devletin yönetim biçimi: "Birinci Dünya Harbi'nden beri dünyanın temellerini sarsan totaliter rejimlerin hiçbiri lehinde beyanatta bulunmuş değildir."- H. E. Adıvar
rejim
Perhiz, diyet
rejim yapmak
Sağlığı korumak veya zayıflamak amacıyla belirli yiyecekleri yemek
TOTALİTER REJİM
(Hukuk) Totaliter şekşlde devlet idaresi;bireye ve özel teşebbüse hemen hemen yer vermeyen ve bütün yetkilerin mutlak olarak devlete verildiği yönetim sistemi
açık rejim
Parlamenter rejim
kapalı rejim
Dış ülkelerle ilişki kurmayan siyasi düzen
Englisch - Türkisch

Definition von reji̇m im Englisch Türkisch wörterbuch

baskıcı rejim
(Politika Siyaset) Repressive regime
reji̇m
Favoriten