Her neyse, daha fazla zamanını almayacağım.
- Anyway, I won't take up any more of your time.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
- Anyway, you'll never know.
Milliyeti ne olursa olsun herkes uygundur.
- Everyone is eligible regardless of nationality.
Yaşı ne olursa olsun, herkes iş için başvuruda bulunabilir.
- Regardless of age, everybody can apply for it.
Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
- Anyway, I know you must be busy, so let me go.
Her neyse, ben elimden geleni yaptım.
- Anyway, I did my best.
Tom'a onu yapmasını söylemek zorunda değildin. O nasıl olsa onu yapardı.
- You didn't have to tell Tom to do that. He'd have done it anyway.
Nasıl olsa, ondan hoşlanmıyorum.
- Anyway, I don't like it.
Onu herhangi bir şekilde yapmayı planlıyorsan, ne kadar erken olursa, o kadar iyi.
- If you're planning on doing it anyway, the sooner, the better.
Tom'u herhangi bir şekilde asla dinlemem.
- I never listen to Tom anyway.
Kötü havaya aldırmadan dışarı çıkmaya karar verdim.
- Regardless of the bad weather, I decided to go out.
Pervasız kız tehlikeyi aldırmadan ağaca tırmandı.
- The reckless girl climbed the tree regardless of danger.
Her halükârda kalkmak zorundayım.
- I have to get up anyways.
Tom iyi hissediyordu, ama her halükarda çalışmaya gitti.
- Tom didn't feel well, but he went to work anyway.
Zaten ondan asla hoşlanmadım.
- I never liked that one anyway.
Zaten böyle bir şey asla yapmadım.
- I never did like it anyway.
Neden her durumda burada olmak zorundayım?
- Why do I have to be here anyway?
Ne olursa olsun gitmek istemedim.
- I didn't want to go anyway.
Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.
- We objected, but she went out anyway.
Yine de dışarı çıkmak istedi.
- She wanted to go out anyway.
Tatiana knew the cauliflower was purple, but she ate it regardless.
Tatiana ate the cauliflower regardless of its colour.
... Regardless of device Android or iOS, phone or tablet, you ...
... regardless race or region or party young or old rich or poor ...