refers to an investor's long or short holdings of a particular security

listen to the pronunciation of refers to an investor's long or short holdings of a particular security
Englisch - Türkisch

Definition von refers to an investor's long or short holdings of a particular security im Englisch Türkisch wörterbuch

position
konum

Şu anda hassas bir konumdayım. - I am now in a delicate position.

Senin konumunu mükemmel şekilde anlıyorum. - I understand your position perfectly.

position
{i} durum

Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa. - Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.

Onu tartışacak durumda değilim. - I'm not in a position to discuss that.

position
(Kanun) yargı
position
pozisyonlandırmak
position
(Ticaret) kişisel görüş

Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti. - The president stated his position on the issue.

position
yerini belirlemek
position
hal

Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu. - My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.

position

Hükümet konağında iyi bir işi var. - He has a good position in a government office.

CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor duruma soktu. - The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.

position
memuriyet
position
{f} konumla

Takım yıldızları gökyüzündeki yıldızların konumlarını tanımaya yardım etmek için faydalı bir yol olabilir. - Constellations can be a useful way to help identify positions of stars in the sky.

position
{i} yer

Bütün oyuncular yerlerindeydi. - All the players were in position.

Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum. - With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.

position
{i} duruş
position
{i} fikir
position
(fiil) yerleştirmek, koymak, yerini belirlemek
position
{f} koymak
position
{i} görüş

Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti. - The president stated his position on the issue.

position
{i} statü
Englisch - Englisch
position
refers to an investor's long or short holdings of a particular security

    Silbentrennung

    refers to an investor's Long or Short holdings of a par·ti·cu·lar se·cu·ri·ty

    Türkische aussprache

    rıfırz tı ın învestırz lông ır şôrt hōldîngz ıv ı pırtîkyılır sîkyûrıti

    Aussprache

    /rəˈfərz tə ən ənˈvestərz ˈlôɴɢ ər ˈsʜôrt ˈhōldəɴɢz əv ə pərˈtəkyələr səˈkyo͝orətē/ /rəˈfɜrz tə ən ɪnˈvɛstɜrz ˈlɔːŋ ɜr ˈʃɔːrt ˈhoʊldɪŋz əv ə pɜrˈtɪkjəlɜr sɪˈkjʊrətiː/
Favoriten