Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
- Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.
- Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
- He had to reduce the price of his wares.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
- The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.
Bu şirket çevresel kaplama alanını azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.
- This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Enerji talebini azaltmalıyız.
- We must reduce energy demand.
Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
- The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
O, vergileri azaltabildi.
- He was able to reduce taxes.
... we can start reducing those costs. ...
... about reducing the deficit, if this is genuinely a moral obligation to the next generation, ...