O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
- That store had to reduce their prices.
O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
- He had to reduce the price of his wares.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.
Enerji talebini azaltmalıyız.
- We must reduce energy demand.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.
- We reduced our spending during the recession.
O kitabı indirimli bir fiyata satmıyoruz.
- We're not selling that book at a reduced price.
Bunu indirimli bir fiyatla aldım.
- I bought it at a reduced price.
Fiyatlar yüzde 20 ila 40 oranında azalmıştır.
- Prices have been reduced by 20 to 40 percent.
Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
- This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
- Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
Geri tepme, silahın hassasiyetini azaltır.
- The recoil reduces the weapon's accuracy.
Gıda ambalajı bozulmayı azaltır.
- Food packaging reduces spoilage.
Neither nor I (in 1966) could conceive of reducing our science to the ultimate absurdity of reading Finnish newspapers almost a century and a half old in order to establish priority..
The term (\lambda x.\, x)\,y can beta reduce to y\!.
Real bargains: these precious books are reduced at half price!.
chicken served with a reduced red wine sauce.
... Jobs Act is, is that we're going to help reduce the barriers to ...
... lives and reduce health care costs for decades to come ...