His application was rejected.
- Onun başvurusu reddedildi.
My credit card was rejected by the ATM.
- Kredi kartım ATM tarafından reddedildi.
Tom's proposal was denied.
- Tom'un önerisi reddedildi.
Her leave request was denied.
- Onun izin talebi reddedildi.
Tom's offer was refused.
- Tom'un teklifi reddedildi.
You were refused entry because you were too drunk.
- Girişin reddedildi çünkü fazla sarhoştun.
I declined for personal reasons.
- Ben kişisel nedenler için reddedildim.
Tom's offer was declined.
- Tom'un teklifi reddedildi.
Tom declined to comment on the matter.
- Tom sorunla ilgili yorum yapmayı reddetti.
He declined my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
Nobody here is denying that.
- Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
Tom knew there was no point in denying it.
- Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.
She rejected my proposal.
- O benim önerimi reddetti.
I plan on refusing to do that.
- Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.
In a sense you are right in refusing to join that club.
- Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.
I am surprised that she refused such a good offer.
- Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
She refused his proposal.
- Onun teklifini reddetti.
Jefferson rejected this idea.
- Jefferson bu fikri reddetti.
The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
Tom's father disowned him.
- Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.
Her parents disowned her and kicked her out of the house.
- Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.