reclining, resting in a horizontal position; act of telling an untruth

listen to the pronunciation of reclining, resting in a horizontal position; act of telling an untruth
Englisch - Türkisch

Definition von reclining, resting in a horizontal position; act of telling an untruth im Englisch Türkisch wörterbuch

lying
{i} yalan söyleme

Tom Mary'yi açık açık yalan söylemekle suçladı. - Tom accused Mary of lying through her teeth.

Tom yalan söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu. - Tom had no qualms about lying.

lying
{i} yalancılık
lying
{i} yatış
lying
bulunan
lying
yatma

Bütün gün yatakta yatmaktan usandım. - I got tired of lying in bed all day.

lying
uzanan
lying
yatan

Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti. - Tom noticed a drunkard lying in the street.

Çimde yatan vahşi hayvanları görebiliriz. - We can see wild animals lying in the grass.

lying
(Tıp) 1.Doğum, çocuk doğurma
lying
lie yat/yalan söyle
lying
lying to faça edip yatma
lying
{i} yatacak yer
lying
(Askeri) YALANCI, YALANCILIK
lying
(Tıp) Lohusalık. (Bakınız: Child-bed)
lying
yatacaklying çocuk doğurma
lying
uzanma

Uzanmadığını biliyorum. - I know you're not lying.

Kyoko, çimde uzanmaktadır. - Kyoko is lying on the grass.

Englisch - Englisch
{i} lying
reclining, resting in a horizontal position; act of telling an untruth

    Silbentrennung

    reclining, rest·ing in a ho·ri·zon·tal position; act of tell·ing an un·truth

    Aussprache

Favoriten