reckless abandon in the pursuit of an extreme desire

listen to the pronunciation of reckless abandon in the pursuit of an extreme desire
Englisch - Türkisch

Definition von reckless abandon in the pursuit of an extreme desire im Englisch Türkisch wörterbuch

desperate
umutsuz

Tom Mary'nin söylediğinin gerçek olduğuna umutsuzca inanmak istedi. - Tom wanted desperately to believe what Mary said was true.

Kendimi umutsuz hissetmeye başlıyorum. - I'm starting to feel desperate.

desperate
{s} çaresiz

O kadar da çaresiz değilim. - I'm not that desperate.

Kendini çaresiz hissetmeye başlıyor. - She's starting to feel desperate.

desperate
ümitsiz
desperate
herşeyi göze almış
desperate
{s} azgın
desperate
(sıfat) çaresiz, umutsuz, her şeyi göze almış, gözükara; korkunç, vahim, azgın; aşırı
desperate
müthiş
desperate
{s} gözükara
desperate
ümitsizlikten saldıran
desperate
{s} korkunç

Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar. - Desperate men often do desperate things.

desperate
her şeyi göze alabilen
desperate
çok ciddi

Tom'un tıbbi bakıma çok ciddi şekilde ihtiyacı var. - Tom is in desperate need of medical care.

Tom'un çok ciddi biraz yardıma ihtiyacı var. - Tom is in desperate need of some help.

desperate
çaresizliğe kapılmış
desperate
gözü dönmüş
desperate
ağır
desperate
{s} her şeyi göze almış
Englisch - Englisch
desperate
reckless abandon in the pursuit of an extreme desire

    Silbentrennung

    reck·less a·ban·don in the pur·suit of an ex·treme de·sire

    Türkische aussprache

    reklıs ıbändın în dhi pırsut ıv ın îkstrim dîzayır

    Aussprache

    /ˈrekləs əˈbandən ən ᴛʜē pərˈso͞ot əv ən əkˈstrēm dəˈzīər/ /ˈrɛkləs əˈbændən ɪn ðiː pɜrˈsuːt əv ən ɪkˈstriːm dɪˈzaɪɜr/
Favoriten