rebound; as, the bound of a ball

listen to the pronunciation of rebound; as, the bound of a ball
Englisch - Türkisch

Definition von rebound; as, the bound of a ball im Englisch Türkisch wörterbuch

bound
{i} fırlama
bound
{f} sınırlamak
bound
hoplamak
bound
atlayış
bound
kalgımak
bound
ciltlenmiş
bound
düşkün
bound
sekmek
bound
azimli
bound
gidici
bound
{s} ciltli, ciltlenmiş
bound
f., bak. bind
bound
bind bağla
bound
{i} avut
bound
giden

Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi. - Tom boarded a train bound for Tokyo.

Sendai'ye giden tren az önce gitti. - The train bound for Sendai has just left.

bound
{s} zorunlu

O maçı kazanmaya zorunlu. - He is bound to win the match.

Tom unutmaya zorunlu. - Tom is bound to forget.

bound
yaylan/zıpla/sınırla
bound
sıçratmak
bound
{s} yola çıkmış
bound
{s} for -e giden
Englisch - Englisch
bound
rebound; as, the bound of a ball
Favoriten