Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
- There is no reason why he should resign.
Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- There is no reason why he should resign.
Gerekçelerini anlıyorum.
- I understand your reasons.
Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.
- I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
O, benim önerimin mantıklı olduğunu kabul etti.
- She allowed that my offer was reasonable.
Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
- Try and come up with a more reasonable excuse next time.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
Gençliğinin bittiğini düşünmek için iyi bir nedenin olabilir.
- You may have good reason to think that your youth is over.
Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to reason with a drunk.
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Tom sebebini bilmek istiyor.
- Tom would like to know the reason.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
And the specific distinction between man and beast is now, strictly speaking, no longer reason (the lumen naturale of the human animal) but science….
to reason out the causes of the librations of the moon'''.
to reason down a passion.
I reasoned the matter with my friend.
proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.
I was promised, on a time, To have reason for my rhyme.
... The reason I do these kinds of events is I want you to hear ...
... Second reason, it cuts $716 billion from Medicare to pay for it. I want to put that money back ...