Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your coming to Japan.
Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We are all looking forward to your coming.
Tom önümüzdeki pazartesi geliyor.
- Tom is coming next Monday.
Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor.
- Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
O bu akşam gelecek mi?
- Will he be coming this evening?
O, gelecek seçime katılmıyor.
- He is not running in the coming election.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
- There's somebody coming up the stairs.
Yakında Noel geliyor.
- Christmas is coming soon.
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Please pardon me for coming late.
Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.
- It was bad enough that he usually came to work late, but coming in drunk was the last straw, and I'm going to have to let him go.
Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin?
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
Yaklaşan üç günlük tatili nasıl geçireceksin?
- How will you spend the coming three-day holiday?
Sona yaklaşan dünya hakkındaki filmde, ölüm on iki saat içinde kesindi.
- In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours.