Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- Please come home as quickly as possible.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.
- Guns are readily accessible to Americans.
Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
- The noted diplomat readily participated in the committee.
Seve seve önerimi kabul etti.
- He readily agreed to my proposal.
Tom teklifi seve seve kabul etti.
- Tom readily accepted the offer.
Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
- Tom readily admits his mistakes.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
readily achievable.