It's just a coincidence.
- Bu sadece bir rastlantı.
I don't think it's a coincidence.
- Bunun bir rastlantı olduğunu düşünmüyorum.
When I learn a new language, I always encounter similarities with the languages I already know.
- Yeni bir dil öğrenirken ben her zaman zaten bildiğim dillerde benzerliklere rastlıyorum.