rasse

listen to the pronunciation of rasse
Deutsch - Türkisch
n {'rası} e ırk, soy
[die] ırk, soy; (hayvan) cins
ırksal
ırk

Çocuklar ırk ve din bilmezler. İnsan ayrımı yapmazlar. Ölçütleri sadece sevgidir. Nefreti büyüklerden öğrenirler. - Kinder kennen keine Rasse und keine Religion. Sie machen keine Unterschiede. Ihr Kriterium ist ausschließlich die Liebe. Den Hass lernen sie von den Großen.

Biz hepimiz önceden ınsandık, ırkcılık bizi birbirimizden ayırmadan, din yarmadan, politika bölmeden ve maddi varlık bizi sınıflamadan. - Wir waren alle Menschen, bevor wir durch Rasse getrennt, Religion gespalten, Politik geteilt und Vermögen klassifiziert wurden.

Englisch - Türkisch

Definition von rasse im Englisch Türkisch wörterbuch

breed
{f} doğurmak
breed
{f} yavrulamak
breed
{f} üremek
breed
yol açmak
breed
eğitmek
breed
cins

O cins kedilerin kuyruğu yok. - Cats of that breed have no tail.

Büyük Dane, dev boyutuyla bilinen evcil köpek cinsidir. - The Great Dane is a breed of domestic dog known for its giant size.

breed
damızlık olarak beslemek
breed
büyütmek
breed
(hayvan) doğurmak
breed
tür
breed
{f} beslemek
breed
büyüt/yay/ü
breed
kaynak teşkil etmek
breed
hâsıl olmak
breed
{f} çiftleşmek
breed
çeşit/cins
breed
özel olarak yetiştirmek
Englisch - Englisch
Called also Malacca weasel, and lesser civet
A carnivore (Viverricula Mallaccensis) allied to the civet but smaller, native of China and the East Indies
It furnishes a perfume resembling that of the civet, which is highly prized by the Javanese