I took a taxi so that I would be in time for the appointment.
- Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.
We must avoid calling on others without an appointment.
- Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.
Tom had a date with Mary last night.
- Tom'un Mary ile dün gece bir randevusu vardı.
Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake.
- Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.
Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts.
- Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.
I have a rendezvous with my uncle tomorrow.
- Yarın amcamla randevum var.
Do you have any engagement tomorrow?
- Yarın herhangi bir randevun var mı?
I can't go with you. I have an engagement.
- Seninle gidemem. Bir randevum var.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
We must avoid calling on others without an appointment.
- Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.