Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
Bu, çocukları yetiştirmek için iyi bir yer olurdu.
- This would be a good place to raise kids.
Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?
- Can I use this area to raise vegetables?
Ev sahibi kirayı yükseltmek istediğini söylüyor.
- The landlord says he wants to raise the rent.
Sesini yükseltmek zorunda değilsin.
- You don't have to raise your voice.
Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.
- Apparently, we'll be getting a raise within two months.
Patronumdan ücret artışı istedim.
- I asked my boss for a pay raise.
Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.
- Tom and Mary are always arguing about how to raise their children.
Patronun Tom'a zam vermeyi düşünmesi pek olası değil.
- It's unlikely that the boss would consider giving Tom a raise.
O yükselmeyi hak ediyorum.
- I deserve that raise.
Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.
- You were in prison, so I had to raise our children by myself.
Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.
- Sami's wife was left to raise her child alone.
Boş ümit beslemek istemiyorum.
- I don't want to raise false hopes.
Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
- Is it possible for me to raise the animal?
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
O bir maaş zammı istedi.
- He asked for a pay raise.
Tom bir maaş zammını hak ediyor.
- Tom deserves a pay raise.
Banka, kar payını % 20 oranında yükseltti.
- The bank has raised its dividend by 20%.
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
- He went abroad to raise fund for the project.
Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.
- You have to raise funds for the relief work.
The boss gave me a raise.
Chew with your mouth shut — were you raised in a barn?.
Two raised to the fifth power equals 32.
... ways. And let’s raise the incomes of the poor. Environment. Use the best farm ...
... when the economy's growing slow like this, when we're in recession you shouldn't raise ...