Sarah's young friends were starting to be scared. Only she kept her cool and reassured her friends.
- Sarah'nın genç arkadaşları korkmaya başladı. Sadece o soğukkanlılığını korudu ve arkadaşlarını rahatlattı.
Tom tried to put Mary at ease.
- Tom Mary'yi rahatlatmaya çalıştı.
His smile put her at ease.
- Onun tebessümü onu rahatlattı.