Onu epeyce daralttığını söyleyebilirim.
- I'd say that narrows it down quite a bit.
Tom bize senin hakkında epeyce şey söyledi.
- Tom has told us quite a bit about you.
Tom Mary'den epeyce daha uzun.
- Tom is quite a bit taller than Mary.
Tom Mary'den epeyce yaşlı.
- Tom is quite a bit older than Mary.
Japonya'da yağış mevsimi boyunca Haziran ayı ortalarından Temmuz ortasına kadar sık sık yağmur yağar.
- In Japan, it rains quite a bit during our rainy season which is from mid-June until mid-July.
Ben sık sık seyahat yaparım.
- I do travel quite a bit.
Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.
- I have quite a few friends who speak French well.
Birçok insanın iki arabası var.
- Quite a few people have two cars.
I have met quite a few people in America.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
- He received quite a few letters this morning.
Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
- They bought quite a few books.
Hem Tom'un hem de Mary'nin epeyce arkadaşları var.
- Tom and Mary both have quite a few friends.
Onun epeyce rekoru var.
- He has quite a few records.
I've watched quite a few basketball games in my time.
... Let's do a quick recap. We covered quite a lot today. ...
... on not in the old days businesses use to do quite a bit of that so i i ...